Çölyak hastalığı nedir?
18586
kez okundu
14 yıl önce eklendi
Çölyak hastalığı (diğer adı ile çölyak, tropik olmayan sprue, çölyak sprue, gluten sensitif enteropatisi), besin kaynaklı bir ince bağırsak alerjisidir. Bu hastalık tahıllarda bulunan, genelde glutenin bulunduğu bazı protein zincirlerine karşı oluşan kronik bir reaksiyondur. Bu reaksiyon ince bağırsakta villüslerin destrüksiyonuna neden olur ve bunun sonunda malabsorbsiyon ortaya çıkar. İnce bağırsağın glutene karşı olan alerjik hassasiyeti, ömür boyu devam edecek, geçici olmayan bir durumdur.
Gluten alerjisi genetik olarak belirlenmiş kişilerde hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Hassasiyetin ortaya çıkışı, ince bağırsaktaki villüslerin harabiyeti sonucu besin emiliminin gerçekleşmemesi ile gerçekleşir.
Hastalığa buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahılların içerisinde bulunan gluten isimli bir proteinin ince bağırsakta parçalanamaması neden olmaktadır. Gluten, hamurun kabarmasını sağlayan, gıdaların raf ömrünü uzatan, elde edilen mamülün kalitesine önemli etkisi olan bir tür proteindir. Bu nedenle glutensiz unlarla yapılan ürünler çabuk bayatlamakta, şekil verirken zorlanılmakta ve kabarması gereken birçok unlu mamülde istenen kabarma sağlanmamaktadır.
Bu hastalığa sahip insanlar dışarıda sağlıklı bir görüntüye sahip olsalar da, bağırsakta önemli defektler görüldüğü için, kişi zaman ilerledikçe alması gereken besin maddelerinden mahrum kalır. Çölyak hastalarına büyük sıkıntı yaşatan bu durum çölyak hastalarının yaşam standartlarını büyük ölçüde düşürmektedir.
Çölyak hastalığı tanısı konan kişilerin birinci derece akrabalarında % 5-10 oranında çölyak gelişebilir. Hastalık her iki cinsiyeti de etkileyebilir ve herhangi bir yaşta başlayabilir; mesela, kişinin bebekliğinde (tahılları ilk kez alıyor olabilir) ya da ileriki yaşlarda (öteden beri şahıs tahıllı gıdalar tüketiyor olsa da) hastalık ortaya çıkabilir. Hastalığın başlaması için en önemli iki unsur genetik yatkınlık ve birtakım tetikleyici faktörlerdir. Bu faktörler çevre (buğday ile çok karşılaşma), durumsal (emosyonel stres durumu), fiziksel (gebelik yada operasyon) ya da patolojik (bazı enfeksiyonlar) olabilir. Uzun süre anne sütüyle beslenen kişilerde çölyak hastalığını belirtileri daha geç ortaya çıkmaktadır. Diğer bir faktör ise gluten içeren yiyeceklerin yenilmeye hangi yaşta başlandığı ve ne kadar gluten yenildiğidir.
Çölyak hastaları gluten içeren besinler aldıkları zaman, ince bağırsaktaki bağışıklık sistemi uyarılır ve bağırsağın iç yüzeyi iltihaplanır. Sağlıklı bağırsak hücrelerinin yüzeylerinde bulunan ve besin maddelerinin emilimi sağlayan minik ince uzantılar (villüs) iltihaba bağlı olarak azalır veya kaybolur (silinir). Bunun sonucunda iltihaplı bağırsak yüzeyi, bazı besin maddelerini emip kana karıştıramaz. Bu da başta vitaminler ve mineraller olmak üzere vücudun gereksinim duyduğu çeşitli maddelerin eksikliğine yol açarak başka hastalıklara ve gelişme geriliklerine ortam hazırlar. Çölyak hastalarının kanlarında gluten’e karşı ve bu iltihap süreciyle bağlantılı olarak bağırsağın bazı ögelerine karşı oluşmuş belli antikorların (Anti-Gliadin, Anti-Endomisyum, Anti-Transglutaminaz) normalden yüksek miktarlarda bulunması da bunu ortaya çıkarmaktadır. İşte bu antikorlar çölyak hastalarının bağırsaklarındaki iltihabı meydana getirirler. Sonuçta oluşan hasar sebebiyle kötü emilim sendromu meydana gelir.
Belirtileri: Küçük çocuklarda kusma, ishal, karın şişliği, iştahsızlık, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi daha ileri yaşlarda sadece kansızlık, boy kısalığı, kemik zayıflığı ve nedeni bilinemeyen karaciğer hastalığı gibi çok değişik belirtilerle de kendini gösterir.
Çölyak hastası olan kişiler buğdayda arpada çavdarda ve kesin olmamakla birlikte, yulafta bulunan ve gluten olarak adlandırılan bir proteine tahammül edememektedir.
Tüm semptomları ile tipik bir çölyak hastası yoktur. Hastalar asemptomatikten, şiddetli gaz, şişkinlik, ishal yada malabsorbsiyondan dolayı kilo kaybı ile doktorlarına başvuran şiddetli vakalara kadar sınıflandırılabilir.
Bunlara ek olarak dermatitis herpetiformis (sıklıkla dirsek boyun ve kalçalarda şiddetli kızarıklıklarla seyreden bir hastalık) de çölyak hastalığına eşlik edebilir. Reaksiyon gluten sindiriminden hemen sonra yada haftalar aylar sonra ortaya çıkabilir.
Çölyak hastalığının kesin tanısı ancak deneyimli bir gastroenterolog tarafından yapılacak kan tahlilleri ve ince bağırsak biyopsisi ile tanımlanabilir.
Çölyak hastalığının şaşırtıcı tarafı ise; her hastanın semptomları ve semptomların ortaya çıkış sırası farklıdır. Bir şahıs yukarıdaki semptomların birine ya da birkaçına sahip olabilir yada hiçbirine sahip olmayabilir. Çölyak hastası olup obezite problemi yaşayan kişiler de mevcuttur.
Çölyak hastalığında tüketilmesi yasak tahıllar, buğday, çavdar, arpa ve yulaftır. Fakat değişik isimlerle adlandırılan birçok çeşitleri mevcuttur. Durum ve irmik bazı değişik kullanımlar için üretilen buğday çeşitlerinin bazılarıdır. Spelt ve Kamut da buğday türlerindendir. (Bunlar için diğer isimler: spelta, polish wheat, einkorn ve small spelt'tir). Bulgur ise buğdayın özel işlemlerle üretilmiş halidir. Tretacle, buğday ve çavdardan melezlenerek üretilen bir tahıldır ve yine çölyak hastaları için yasak listesindedir.
Mısır da bir çeşit tahıldır ve çölyak hastalığı açısından ciddi bir risk değildir. Çölyak hastaları tarafından tolere edilebilir.
Tahıllar içinde pirinç ise diğerleri gibi sorun yaratmadığı için tercih edilen bir tahıldır. Mısır ve pirinç bir yana, glutensiz diyette kullanılan daha başka birçok tahıl mevcuttur. Amarant kara buğday (kasha), nohut (garbanzos), job stears (hatomugi, junas tears, riper goin) mercimek, millet, bezelye, quinoa, ragi, sorghum, soya, topioca, teff ve yabani pirinç gibi tahıllar değirmende öğütülerek un haline getirilip kullanılabilir. Çoğu aşçı glutensiz pişmiş yemeklerin içeriğini zenginleştirmek için xanthan zamkı, guar zamkı (bazen laksatif etkisi olduğu düşünülüyor) yada metil selülozu kullanırlar. Ayrıca, yemeklerde glutensiz yağlar oldukça popülerdir. Bunlar; mısır, yer fıstığı, zeytin, kanola, soya ve ayçiçek yağıdır.
Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığı oto-immün sistem rahatsızlığı olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak da sınıflandırılabilmektedir.
Hastalığın tamamen iyileşmesini sağlayacak bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Tedavide tek yöntem yasaklı besinlerden ve bu besinleri içeren gıdalardan uzak durmaktır. Gluten içermeyen gıdalarla beslenme sonucu ortaya çıkabilecek beslenme bozukluklarına karşı eğer ihtiyaç hissediliyorsa ekstra vitaminler alınabilir. Çölyak hastalığını engellemenin tek yolu glutensiz bir diyet sağlamak ve bu sayede hastanın bağırsak villüslarını destrakte etmeden ve semptomlarını alevlendirmeyen bir ortam sağlamaktır.
Ortamdaki organik kirlilik tespiti için Clean Test ürününü kullanabilirisiniz.
Clean Test hakkında bilgi için TIKLAYINIZ.
Gluten alerjisi genetik olarak belirlenmiş kişilerde hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Hassasiyetin ortaya çıkışı, ince bağırsaktaki villüslerin harabiyeti sonucu besin emiliminin gerçekleşmemesi ile gerçekleşir.
Hastalığa buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahılların içerisinde bulunan gluten isimli bir proteinin ince bağırsakta parçalanamaması neden olmaktadır. Gluten, hamurun kabarmasını sağlayan, gıdaların raf ömrünü uzatan, elde edilen mamülün kalitesine önemli etkisi olan bir tür proteindir. Bu nedenle glutensiz unlarla yapılan ürünler çabuk bayatlamakta, şekil verirken zorlanılmakta ve kabarması gereken birçok unlu mamülde istenen kabarma sağlanmamaktadır.
Bu hastalığa sahip insanlar dışarıda sağlıklı bir görüntüye sahip olsalar da, bağırsakta önemli defektler görüldüğü için, kişi zaman ilerledikçe alması gereken besin maddelerinden mahrum kalır. Çölyak hastalarına büyük sıkıntı yaşatan bu durum çölyak hastalarının yaşam standartlarını büyük ölçüde düşürmektedir.
Çölyak hastalığı tanısı konan kişilerin birinci derece akrabalarında % 5-10 oranında çölyak gelişebilir. Hastalık her iki cinsiyeti de etkileyebilir ve herhangi bir yaşta başlayabilir; mesela, kişinin bebekliğinde (tahılları ilk kez alıyor olabilir) ya da ileriki yaşlarda (öteden beri şahıs tahıllı gıdalar tüketiyor olsa da) hastalık ortaya çıkabilir. Hastalığın başlaması için en önemli iki unsur genetik yatkınlık ve birtakım tetikleyici faktörlerdir. Bu faktörler çevre (buğday ile çok karşılaşma), durumsal (emosyonel stres durumu), fiziksel (gebelik yada operasyon) ya da patolojik (bazı enfeksiyonlar) olabilir. Uzun süre anne sütüyle beslenen kişilerde çölyak hastalığını belirtileri daha geç ortaya çıkmaktadır. Diğer bir faktör ise gluten içeren yiyeceklerin yenilmeye hangi yaşta başlandığı ve ne kadar gluten yenildiğidir.
Çölyak hastaları gluten içeren besinler aldıkları zaman, ince bağırsaktaki bağışıklık sistemi uyarılır ve bağırsağın iç yüzeyi iltihaplanır. Sağlıklı bağırsak hücrelerinin yüzeylerinde bulunan ve besin maddelerinin emilimi sağlayan minik ince uzantılar (villüs) iltihaba bağlı olarak azalır veya kaybolur (silinir). Bunun sonucunda iltihaplı bağırsak yüzeyi, bazı besin maddelerini emip kana karıştıramaz. Bu da başta vitaminler ve mineraller olmak üzere vücudun gereksinim duyduğu çeşitli maddelerin eksikliğine yol açarak başka hastalıklara ve gelişme geriliklerine ortam hazırlar. Çölyak hastalarının kanlarında gluten’e karşı ve bu iltihap süreciyle bağlantılı olarak bağırsağın bazı ögelerine karşı oluşmuş belli antikorların (Anti-Gliadin, Anti-Endomisyum, Anti-Transglutaminaz) normalden yüksek miktarlarda bulunması da bunu ortaya çıkarmaktadır. İşte bu antikorlar çölyak hastalarının bağırsaklarındaki iltihabı meydana getirirler. Sonuçta oluşan hasar sebebiyle kötü emilim sendromu meydana gelir.
Belirtileri: Küçük çocuklarda kusma, ishal, karın şişliği, iştahsızlık, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi daha ileri yaşlarda sadece kansızlık, boy kısalığı, kemik zayıflığı ve nedeni bilinemeyen karaciğer hastalığı gibi çok değişik belirtilerle de kendini gösterir.
Çölyak hastası olan kişiler buğdayda arpada çavdarda ve kesin olmamakla birlikte, yulafta bulunan ve gluten olarak adlandırılan bir proteine tahammül edememektedir.
Tüm semptomları ile tipik bir çölyak hastası yoktur. Hastalar asemptomatikten, şiddetli gaz, şişkinlik, ishal yada malabsorbsiyondan dolayı kilo kaybı ile doktorlarına başvuran şiddetli vakalara kadar sınıflandırılabilir.
Bunlara ek olarak dermatitis herpetiformis (sıklıkla dirsek boyun ve kalçalarda şiddetli kızarıklıklarla seyreden bir hastalık) de çölyak hastalığına eşlik edebilir. Reaksiyon gluten sindiriminden hemen sonra yada haftalar aylar sonra ortaya çıkabilir.
Çölyak hastalığının kesin tanısı ancak deneyimli bir gastroenterolog tarafından yapılacak kan tahlilleri ve ince bağırsak biyopsisi ile tanımlanabilir.
Çölyak hastalığının şaşırtıcı tarafı ise; her hastanın semptomları ve semptomların ortaya çıkış sırası farklıdır. Bir şahıs yukarıdaki semptomların birine ya da birkaçına sahip olabilir yada hiçbirine sahip olmayabilir. Çölyak hastası olup obezite problemi yaşayan kişiler de mevcuttur.
Çölyak hastalığında tüketilmesi yasak tahıllar, buğday, çavdar, arpa ve yulaftır. Fakat değişik isimlerle adlandırılan birçok çeşitleri mevcuttur. Durum ve irmik bazı değişik kullanımlar için üretilen buğday çeşitlerinin bazılarıdır. Spelt ve Kamut da buğday türlerindendir. (Bunlar için diğer isimler: spelta, polish wheat, einkorn ve small spelt'tir). Bulgur ise buğdayın özel işlemlerle üretilmiş halidir. Tretacle, buğday ve çavdardan melezlenerek üretilen bir tahıldır ve yine çölyak hastaları için yasak listesindedir.
Mısır da bir çeşit tahıldır ve çölyak hastalığı açısından ciddi bir risk değildir. Çölyak hastaları tarafından tolere edilebilir.
Tahıllar içinde pirinç ise diğerleri gibi sorun yaratmadığı için tercih edilen bir tahıldır. Mısır ve pirinç bir yana, glutensiz diyette kullanılan daha başka birçok tahıl mevcuttur. Amarant kara buğday (kasha), nohut (garbanzos), job stears (hatomugi, junas tears, riper goin) mercimek, millet, bezelye, quinoa, ragi, sorghum, soya, topioca, teff ve yabani pirinç gibi tahıllar değirmende öğütülerek un haline getirilip kullanılabilir. Çoğu aşçı glutensiz pişmiş yemeklerin içeriğini zenginleştirmek için xanthan zamkı, guar zamkı (bazen laksatif etkisi olduğu düşünülüyor) yada metil selülozu kullanırlar. Ayrıca, yemeklerde glutensiz yağlar oldukça popülerdir. Bunlar; mısır, yer fıstığı, zeytin, kanola, soya ve ayçiçek yağıdır.
Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığı oto-immün sistem rahatsızlığı olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak da sınıflandırılabilmektedir.
Hastalığın tamamen iyileşmesini sağlayacak bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Tedavide tek yöntem yasaklı besinlerden ve bu besinleri içeren gıdalardan uzak durmaktır. Gluten içermeyen gıdalarla beslenme sonucu ortaya çıkabilecek beslenme bozukluklarına karşı eğer ihtiyaç hissediliyorsa ekstra vitaminler alınabilir. Çölyak hastalığını engellemenin tek yolu glutensiz bir diyet sağlamak ve bu sayede hastanın bağırsak villüslarını destrakte etmeden ve semptomlarını alevlendirmeyen bir ortam sağlamaktır.
Ortamdaki organik kirlilik tespiti için Clean Test ürününü kullanabilirisiniz.
Clean Test hakkında bilgi için TIKLAYINIZ.