Fonksiyonel besin: Sağlıklı beslenmeye bir katkıda bulunan, aynı zamanda iyi hal ve sağlığı geliştirip hastalık riskini azaltıcı potansiyel bir etkiye sahip olan besinlerdir.
Fonksiyonel gıdaların gelişimi yaşlanan nüfus, artan sağlık harcamaları, sağlığın korunması ve geliştirilmesinde bireysel etkinlik, sağlık bakımında özerklik, diyetin hastalık sıklığını ve seyrini özgü artan bilimsel çalışmalar, beslenme alışkanlıklarının değişimi ile başlamıştır ve halen keşfedilmeyi bekleyen fonksiyonel öğeler üzerinde araştırmalar sürmektedir.
Fonksiyonel besinlerin vücut fonksiyonlarında yararlı etkileri olduğu birçok bilimsel araştırma sonucunda kanıtlanmıştır.
Fonksiyonel Gıdalar Hakkında;
- Fonksiyonel gıda teriminin doğum yeri Japonya’dır.
- Dünyada bu tip gıdaları tanımlamak için birçok terim kullanılmaktadır.
Bunlar arasında;
nutrasötikler (nutraceuticals),
düzenleyici gıdalar (designer foods),
farmagıdalar (pharmafoods),
tıbbi gıdalar (medifoods) ve vitafoods sayılabilir.
- Bunların çoğu oldukça egzotik terimleri kapsamaktadır.
Özetle;
Temel besleyici özelliklerinin ötesinde sağlığımıza olumlu katkıları olan besinlere fonksiyonel besinler denir.
Fonksiyonel besinler hiçbir işlem görmemiş doğal bir besin maddesi olabileceği gibi fonksiyonel bir besin öğesi ile zenginleştirilmiş veya genetik mühendislik yöntemleri ile değişikliğe uğratılmış bir besin de olabilir ve besinlerle günlük olarak vücuda alınmaktadır.
Fonksiyonel gıdaların özellikleri
- İlaç, kapsül veya herhangi bir diyet desteği formunda olmamalı, kısaca besin olarak kalmalı kesinlikle ilaç olmamalıdır.
- Bilim dünyası tarafından etkileri onaylanmış olmalı
- Beslenme bakımından yeterli olmanın yanı sıra, vücutta bir veya birden fazla fonksiyon üzerine iyi olma halini sağlama ve/veya hastalık riskini azaltma gibi olumlu etkilere sahip olmalı
- Normal gıda tüketim modelinin bir parçası olmalı, yenilebilir olmalı
Fonksiyonel gıdalara ve sağlığı iyileştirici, koruyucu etkilerine örnekler
Domates ve Domateste Bulunan Likopen
Likopen betokarotene kıyasla antioksidan özelliği daha fazla olan biyoaktif bir öğedir. Domatese kırmızı rengini veren maddedir.
Antioksidan özelliğine bağlı olarak özellikle prostat, meme ve akciğer gibi bazı kanser türlerinde gerçekten riski azaltıcı etkileri vardır. Bazı araştırmalar kanserli hücrelerin azalmasında da etkili olduğunu göstermiştir.
47.000 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada, domates ve ürünlerini haftada 10 porsiyon ve daha fazlasını tüketenlerde prostat kanser riskinin %35 oranında azaldığı gösterilmiştir.
Yine koroner kalp sağlığı açısından kolesterol potansiyelini azaltıcı, kan basıncını düşürücü bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir.
Öneri: Mevsiminde taze domatesi kabuklu olarak her gün yemeklerde ya da salatalarda tüketiniz. Yemeden önce çok iyi yıkamaya özen gösteriniz. Domatesin mevsimi olmayan kış aylarında ise domates salçası, domates suyu ve domatesli soslar tüketilebilir. Bu ürünleri tüketirken tuz tüketiminin de arttığı unutulmamalı, gerekirse yemeklere ayrıca tuz eklenmemelidir.
Çay
Çay çağlar boyu sağlık üzerinde olumlu etkileri nedeniyle kullanılan bir bitkidir. Yeşil çayda bulunan kateşinler, siyah çayda bulunan teaflavinler sağlık üzerinde olumlu etki yapan aktif bileşenlerdir.
Antioksidan aktivitesi yeşil çayda daha fazladır, siyah çayda daha azdır.
Kanserin önlenmesi, antiaging, inflamasyonda azalma gibi önemli alanlarda çaydan yararlanılmaktadır.
Üzüm ve Üzümde Bulunan Resveratrol
Üzüm ve kırmızı şarapta bulunan resveratrol çok güçlü bir antioksidandır. Yapılan birçok araştırmada resveratrolün kan basıncını azaltıcı bir etkiye sahip olduğu belirtiliyor.
Epidemiyolojik ve invitro çalışmalara göre, kalp sağlığı ve bazı kanser türleri açısından önemli olduğu vurgulanıyor.
Yapılan çalışmaların birinde resveratrolün, programlı hücre ölümünü artırdığı, hücresel yayılmayı azalttığı gösterilmiş. Bu etkisiyle kanserin önlenmesi ve tedavisinde kullanılabileceği belirlenmiştir.
Soya
Kemik sağlığı, kanser, bilinçsel gelişme ve kadınlarda fitoöstörojenik etkileri üzerine yapılan çalışmalar Bulunmaktadır. Soya ilgili yapılan araştırmaların daha çok koroner kalp sağlığı açısından önemini vurguladığı belirtilebilir. Soyanın östrojen ve antiöstrojen özellik gösterdiği için böyle bir etkisinin olabileceği gösteriliyor.
Osteoporozdan korunmada potansiyel etkiye sahip olduğu birçok araştırmayla ortaya konulmuştur.
Toplam kolesterolü %30, LDL kolesterolü %13, trigliseridleri %11 düzeyinde düşürdüğü belirtiliyor.
Eğer diyet doymuş yağdan ve kolesterolden fakir ise günde alınan 25 gram soya proteini koroner hastalık riskini azaltabilir.
Soğan, Sarımsak, Pırasa (kükürtlü bileşenler )
Soğan, sarımsak ve pırasada kanserojen detoksifikasyon mekanizmasında etkili bileşenler olan kükürtlü bileşikler bulunuyor.
Bazı kanser türlerine karşı koruyucu, riski azaltıcı potansiyel etkileri bulunuyor. Ayrıca programlı hücre ölümünü artırıyor. Koroner kalp sağlığı açısından olumlu etkileri olduğu ve kan basıncını düşürücü etkileri yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Su teresi, brokoli, lahana, karnabahar, Brüksel lahanası (İzotiyosinatlar )
Kanserojen detoksifikasyon mekanizmasında etkili olduğu ve programlı hücre ölümünü artırıcı etkilere sahip olduğu gösterilmiş.
Omega3 yağ asitleri
Son yıllarda bütün sağlık otoritelerinin üzerinde hemfikir olduğu tek fonksiyonel bileşiktir. Damar ve kalp dostu olarak da bilinen omega 3 yağ asitlerinin en zengin kaynağı soğuk ve derin sularda yaşayan yağlı balıklardır. Bunun dışınıda diğer balıklar, ceviz, fındık, semizotu gibi diğer bazı yiyeceklerde de bulunuyor.
Özetle omega 3 yağ asitlerinin kanıtlanmış etkileri;
• Koroner kalp sağlığını koruyucu
• Kan basıncını düşürücü
• Bilinçsel gelişimi arttırıcı
• Görme keskinliğini artırıcı etkileridir.
Probiyotikler
Bağırsak mikrofloramızı olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanıyor.
• Bağışıklık sistemini güçlendirici
• Sindirim ve emilimi düzenleyici
• Kanser oluşumunu önleyici etkileri kanıtlanmıştır.
Fonksiyonel besinlere verilebilecek diğer örnekler
• Düşük yağlı süt ve süt ürünleri, koroner kalp hastalıkları için koruyucu etkilere sahiptir. İçerdikleri kalsiyum sayesinde osteoporozun önlenmesinde bişrinci derecede olumlu etkiye sahiptir.
• Yağsız etler, balık, tavuk, hindi: Birçok kanser türüne karşı riski azaltmada etkilidir. Balık ve Omega 3 ile zenginleştirilmiş bazı ürünler kandaki kolesterol düzeyini düşürür.
• Taze sebze ve meyveler; kanser riskini azaltıyor, özellikle akciğer, mide, kolon kanserlerinde riski azaltıyor. Kalp ve damar sağlığını koruyucu, kan basıncını düşürücü etkilere sahiptir. Ayrıca kandaki kolesterolün düşürülmesinde etkilidir.
• Tam taneli tahıllar ve tam tahıllardan yapılmış ekmek ve diğer ürünler: Yüksek posa içeriği sayesinde kalp ve damar sağlığını koruyucu, sindirim sisteminin çalışmasına yardımcı, kolesterolün düşürülmesinde etkilidir.
Fonksiyonel etki yapan, besinlerin fonksiyonel besin olmasından sorumlu bileşenler nelerdir?
1. Vitaminler ve mineraller
2. Diyet lifleri ( beta-glukanlar, inulinler, selüloz, galaktomannan)
3. Probiyotik bakteriler ( Laktobakteriler )
4. Prebiyotikler ( inulin vb. )
5. Soya proteini
6. Şifalı bitkiler ( ginseng, ginkgo )
7. Bitkisel çaylar ( yeşil çay, mate )
8. Baharatlar ( Limon otu, zencefil )
9. Amino asitler ve türevleri ( lisin, taurin, L – carnitin vb. )
10. Karotenoidler ( beta-karoten, likopen, lutein )
11. Flavonoidler ( resveratrol, guercetin )
12. Bitkiler ( aloe vera, guarana vb. )
13. Meyveler & Bitkiler ( cranberry, havuç vb.
“BESİNLER İLACINIZ, İLACINIZ BESİNLER OLSUN”
Sağlıklı günler dilerim
Yazan : Uzm.Dyt.Aysen ARICAN ÖZ
Kaynak: www.tavsiyeediyorum.com