Geçmişten Günümüze Mikotoksinler ve Aflatoksinler



17022 kez okundu

15 yıl önce eklendi

Mikotoksinler bilindiği üzere, küfler tarafından üretilen ikincil metabolitlerdir. Önemli kısmı aflatoksin B1 olmak üzere, gıda maddelerinde doğal olarak 5 aflatoksin çeşidi (M1, B1, B2, G1, G2,) bulunur. Mikotoksinlerin gıdalardaki oluşumu ve miktarları azaltılabilmekte ancak, gıdalarda oluştuktan sonra tümüyle uzaklaştırılabilmeleri mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla, özellikle tahıllar, kurutulmuş meyveler, fıstık, fındık, badem, ceviz gibi gıdalarda belli sıklıkta ölçülebilir miktarlarda aflatoksin bulunabilir.


Aflatoksinler ilk olarak İngiltere’de 1960 yılında meydana gelen salgın sonucunda fark edilmiştir. Bu olayda yemlerinde yer fıstığı küspesi bulunan yüz binden fazla hindi palazı birkaç ay içinde ölmüş ve sebebi bilinmediği için bu hastalığa “x hastalığı” (turkey X disease) denilmiştir. O yıllarda bu olaydan aflatoksin denilen toksik metabolitler (Afla 2 1 , B B , 1 G ve G2) sorumlu tutulmuş, ancak son yıllarda, 1960’taki bu zehirlenmelerin başlıca nedeninin Aspergillus flavus’un ürettiği siklopiazonik asit (CPA) olduğu anlaşılmıştır.
 
Doğada aflatoksin oluşumunu teşvik eden ana faktörler, yüksek sıcaklık ve yüksek nem koşullarıdır. O nedenle mikotoksinler yeryüzündeki tüm ülkelerin sorunu olarak belirtilirken aflatoksinler, özellikle tropik ve subtropik kuşakta sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
 

Aflatoksinler ultraviyole ışık altında ışıma yaptıkları renge göre isimlendirilmekte ve mavi ışıma yapanlar B, yeşilimsi mavi ışıma yapanlar da G ile gösterilmektedir. Gerek birincil üretim aşamasında, gerekse depolama süresinde küflerin gelişmesine yol açan olumsuz koşullara bağlı olarak, gıdalardaki mikotoksin seviyeleri yıldan yıla büyük bir dalgalanma gösterebilir.

 
Ülkemiz açısından aflatoksin sorunu, 1967 yılında Kanada’ya gönderilen 10 ton iç fındığın, 1971 yılında da ABD’ye ihraç edilen 45 parti antepfıstığının 31 partisinin, aflatoksin içerdiği gerekçesiyle geri çevrilmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
 

İncirde aflatoksinin ilk ortaya çıkışı ise ilk kez 1972 yılında Danimarka’ya ihraç edilen Türk kuru incirlerinde yüksek miktarda (938 ppb) aflatoksin saptanması ile başlamış ve Türkiye’den ihraç edilecek incirlerde aflatoksin kontrolü yapılması gerektiği belirtilmiştir.


Yapılan çalışmalar sonucunda birçok ülkede mikotoksinler ve dolayısıyla aflatoksinle ilgili sınır değerler oluşturulmuştur. Ancak gerek toksikolojik ve analitik verilerin yetersizliği, gerek numune alma ve analiz metotlarının farklılığı ve gerekse uluslar arası ticari ilişkilerden dolayı mikotoksin mevzuatlarında ülkeler arası farklılıklar oluşmuştur. Dünya ülkeleri arasında başta AB ülkeleri olmak üzere Kuzey Amerika, Kanada, Çin, İran ve Uruguay’da detaylı mikotoksin mevzuatları mevcuttur.  Toplamda ise 13 farklı toksin için yaklaşık 100 ülkede farklı mikotoksin mevzuatı yer almaktadır.
 
2007 yılı Mart ayında EFSA’nın konuyla ilgili yaptığı bilimsel panelde AB ülkelerinde 4 µg/kg (ppb) olan toplam aflatoksin limitinin 8 veya 10 µg/kg (ppb) düzeyine yükseltilmesinin insan sağlığı açısından var olan potansiyel riskleri arttırıp arttırmayacağı konusu tartışılmıştır. Yapılan panelde farklı ürünlere ait 40.000 analiz sonucu incelenmiştir. Panel sonucunda bu ürünlerin AB üye ülkelerinde toplam tüketim miktarları da hesaplanarak badem, fındık ve fıstıkta aflatoksin limitlerinin 4 µg/kg’ dan 8 veya 10 µg/kg’ a çıkarılmasının beslenme sonucunda aflatoksine maruz kalma düzeyi ve kanser riskinin artması konusunda çok küçük bir etkisi olabileceği hesaplanmıştır. Ayrıca aflatoksine maruz kalma düzeyinin düşürülebilmesi için yüksek düzeyde kontamine olmuş ürünlerin satış noktalarına ulaşmasının önlenmesi ve fındık, fıstık ve badem haricinde kalan diğer ürünlerde aflatoksin miktarlarının düşürülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte halen Avrupa Birliği EC direktiflerine göre kuru meyvelerde Aflatoksin B1 değeri 2 ppb, toplam Aflatoksin ise 4 ppb ‘dir.

Türkiye’de de gıdalardaki aflatoksin miktarlarını belli bir düzeye çekebilmek için sınır değerler kabul edilmiştir. Buna göre 2008/26 sayılı Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerindeki Bulaşanların Maksimum Limitleri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre fındık, antepfıstığı gibi sert kabuklu meyveler, yer fıstığı, yağlı tohumlar, kuru meyveler ve bunlardan üretilen işlenmiş gıdalarda toplam Aflatoksin (B1+B2+G1+G2 ) değeri maksimum 10 ppb olarak belirlenmiştir.

Yurt içi piyasada tüketime sunulan fındık, fıstık, kuru incir vb. kuru meyvelerden halk sağlığının korunması amacıyla yıllık denetim programları kapsamında, bu ürünlerin yoğun olarak üretildiği iller başta olmak üzere satış noktalarından ve üretim yerlerinden de Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerinde görev yapan gıda kontrolörlerince numune alınmaktadır. Alınan numunelerde 2008/26 sayılı Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerindeki Bulaşanların Maksimum Limitleri Hakkında Tebliğ hükümlerine uygunluk aranır. İl Müdürlükleri tarafından alınan numuneler Resmi Laboratuarlarda analize alınır. Analiz sonuçları uygun olmayan ürünler ile ilgili ise 5728 sayılı Kanunla değişik 5179 sayılı Gıda Maddelerinin Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun kapsamında gerekli yasal işlem uygulanır.

Bununla birlikte Tarım İl ve yetkilendirilmiş Tarım İlçe Müdürlükleri tarafından kuru meyve ihracat yapan işletmeler 3 ayda bir rutin olarak denetlenmekte ve üretilen herhangi bir üründen numune alınmaktadır. İhracat yapan firmaların ihracat işlemlerini tamamlamak ve sağlık sertifikası almak amacıyla Tarım İl Müdürlüklerine yaptığı müracaatlarda da yine işletmeye gıda kontrolörleri tarafından denetim düzenlenerek parti kontrolü yapılır. Kuru incir vb. ürünlerde ise her müracaatta ve her partide numune alınarak aflatoksin analizi yaptırılır.

Ülkemizde gıda ithalatında Türk Gıda Kodeksi hükümlerine uygunluk arandığı gibi, AB’ne ithal olan gıda maddelerinin de ithalatın yapıldığı ülkenin kriterlerine uygun olması gerekmektedir. Bununla birlikte AB’ne üye ülkeler arasında malların serbest dolaşımından ötürü gıda güvenliğinin etkin bir şekilde sağlanabilmesi ve yetkili otoriteye bilgi sağlamak amacı ile 178/2002 sayılı Gıda Kanunu esas alınarak Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından hızlı alarm sistemi (rapid alarm system for food and feed safety: RASFF) kurulmuştur.

RASFF’a göre bilgilendirme; Alarm Uyarısı (Alert notificaions), Bilgilendirme Uyarısı (Information notificaions) ve Sınır Reddi (Border Rejections) olmak üzere üç şekilde yapılmaktadır.

Alarm Uyarısı; gıda veya yemin marketlerde satışa sunulması ciddi bir risk teşkil ettiğinde ve acil önlem alınması gerektiğinde gönderilir. Bunun amacı tüm üye ülkelere network üzerinden bilgileri vererek zorunlu önlemleri alabilmesini sağlamaktır.

 

Bilgilendirme Uyarısı; Gıda veya yem satış yerlerinde ve risk tanımlanmış olmakla birlikte, ürünün diğer ülkelere ulaşmamış olması veya uzun süre ulaşamayacak olması veya riskin diğer üye ülkelerin acil önlem almasına gerek duymayacak nitelikte olması durumunda verilir.


Sınır Reddi; Bu bildirim ise AB’ne ithal edilecek olan gıda ve yemlerin sınır kontrollerinde analize tabi tutulması ve sağlık riski taşıdığının tespit edilmesi durumunda verilir. Bu durumda diğer ülkelere de bilgi verilerek herhangi bir sınır kapısından AB’ne girişi engellenir.

EFSA’nın web sitesinde haftalık olarak RASFF ile ilgili raporlar yayınlanmaktadır. Bu raporlara göre Ülkemizden 2009 yılı içerisinde ihraç edilen kuru incir, iç fındık, Antep fıstığı ve ceviz partilerinden bugüne kadar 71 adet aflatoksin kaynaklı çeşitli alarm, bilgilendirme ve sınır reddi uyarıları gelmiştir. Her ne kadar ihracat denetimlerinde incir vb. ürünlerde her partide aflatoksin analizi yapılıp, ithalatçı ülke kriterleri, bunun olmaması durumunda ise Türk Gıda Kodeksi hükümlerine uygunluk aransa da, mikotoksinlerin dağılımının homojen olmaması nedeni ile olumlu olarak tespit edilen bir partinin bir sonraki analizde olumsuz çıkma ihtimali bulunmaktadır.

Bu durumun önlenebilmesi için dikkat edilmesi gereken hususların başında numune alma ve numune hazırlama işlemleri gelmektedir. Tahıl ve tahıl ürünleri, kuru incir, yer fıstığı, sert kabuklu meyveler, baharatlar, bebek mamaları ve süt ve süt ürünleri gibi gıdalardan mikotoksin analizi için numune alma ve hazırlamada bir standart oluşturarak bu işlemlerden gelebilecek hataları en aza indirebilmek için 2007/21 sayılı Gıda Maddelerinde Mikotoksinlerin Seviyesinin Resmi Kontrolü İçin Numune Alma, Numune Hazırlama ve Analiz Metodu Kriterleri Tebliği yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.  Bu tebliğde farklı ürünlerden alınması gereken numune miktarları, numune alımında ve öğütme esnasında dikkat edilecek hususlar yer almaktadır.

 
Dünya üretiminin %50’den fazlasının ülkemizde gerçekleştiği incir ve fındık başta olmak kuru meyve ihracatı ülkemiz için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle aflatoksin riski taşıyan bu ürünlerde, aflatoksinin oluşumunun kontrolü için birincil üretimden, işlemeye, dağıtımdan depolamaya kadar olan tüm aşamalarda İyi Tarım Uygulamaları (GAP), İyi Hijyen Uygulamaları (GHP), İyi Üretim Uygulamaları (GMP), İyi Depolama Uygulamaları (GSP) ve HACCP sistemini de içeren gıda güvenliği sistemi oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.

Analizlerinizde kullanacağınız plastik malzemeler ve diğer tüm ekipmanlar için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 
Plastik malzemeler hakkında bilgi için TIKLAYINIZ 

TAVSİYE ÜRÜNLER

Mikrobiyolojik Analiz Geçmişten Günümüze Mikotoksinler ve Aflatoksinler