HABERLER
MAKALE
İnek sütü proteinleri kazein ve whey proteinleri olmak üzere 2 grupta toplanır. Kazeinler inek sütünün %76-86’sını oluştururlar. İnek sütünün içerdiği yirmiyi aşkın proteinden özellikle beşi alerjik niteliktedir. Bunlar: alfa laktoglobulin, kazein, sığır gamma globülin, sığır albümin, ve beta laktoglobulindir. İnek sütüne alerjisi olan bir çocuk çapraz duyarlılık söz konusu olduğu için koyun ve keçi sütlerini de tüketemeyebilir. İnek sütü alerjisinde ailesel geçmişin önemli rolü vardır. Böyle çocuklarda diğer bireylere göre %60 oranında inek sütüne karşı duyarlılık gözlenebilir. İnek sütü özellikle çocuklarda en önemli ve en yaygın alerjik besin türüdür, çünkü bu grubun diyetinde birincil besindir.
Makale'nin
MAKALE
Besin alerjileri daha çok çocukluk döneminin
sorunlarından birisidir. Anne sütü alan bebeklerde genellikle ek
gıdalara başladıktan sonraki dönem ciltte ürtiker, kızarıklık, ya da
egzema şeklinde ortaya çıkabilir.
Günümüzde
besin alerjileri anafilaktik reaksiyonların en önemli nedenlerindendir.
Bu nedenle halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Besin
alerjilerinde korunma önlemlerinin çok yönlü yapılması gerektiğinden bu
hastalar devamlı risk altındadır.
Besin alerjilerini çoğu
aşağıdaki besinlere karşı gelişmektedir. Ancak tüketilen her besine
karşı alerjik reaksiyonların gelişebileceği unutulmamalıdır.
Makale'nin
MAKALE
Buğday
otuza yakın farklı protein türleri içerir, glutenin ve gliadin adlı
proteinler suyla birleştiğinde esnek, sakıza benzer ağsı bir madde
oluşturur. Buğday unu su ile yoğurulduğunda glutenin ve gliadin suyun
tutulmasını sağlar ve birbirlerine bağlanırlar. Gluten unlu mamullerin
temel yapısını oluşturur ancak en etkili olduğu yer buğday unudur.
Çavdar, arpa ve yulaf gibi tahıllarda etkisi daha düşüktür
Gluten bazı kişilerde ciddi sağlık problemlerine yol açar ve erken
teşhis ile pek çok sağlık probleminin önüne geçilebilir. Glutenin yol
açtığı hastalıklar çocuk yaşlarda fark edilmediğinde büyüme geriliğine
sebep olabilir.
Makale'nin
MAKALE
Aşağıdaki Resmi Gazete değişikliğinde de göreceğiniz gibi, 5996 sayılı Kanunun 40. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi şu şekilde değiştirilmiştir :" Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak gıdalar, masrafları
sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatılır ve mülkiyeti kamuya
geçirilerek imha edilir... "
Burada da göreceğiniz gibi Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak gıdalar kapsamına neler girmektedir ve önlem olarak neler alınabilir gelin hep beraber inceleyelim.
Aşağıda Tehlike olarak belirtilenler, insan sağlığını doğrudan ve dolaylı bir şekilde etkileyen faktörlerdir. Çözüm ise bu olumsuz faktörleri ortadan kaldıracak hayati öneme sahip uygulamaları içermektedir.
Makale'nin
MAKALE
Otelde çalışan personelinde kişisel hijyen ve sağlık kurallarına uyması, üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesi için, otel idaresinin de birtakım önlemler alması ve haliyle uygun ortamı sağlaması gerekmektedir. Uyulması gereken kurallar ise sırası ile şu şeklidedir; * İşe alınmadan önce personel sağlık kontrolünden geçirilmelidir. * Kan testleri ve röntgenleri (özellikle akciğer) alınmalıdır.Bu teknikler, daha sonra zaman zaman yinelenerek, personelin sağlık durumu denetim altında tutulmalıdır. * Hastalanan personele izin verilmeli, hastalığı süresince istirahat etmesi sağlanmalıdır. * Hafif bir öksürüğü de olsa doktora gönderilmeli, ağız ve burun kültürü alınmalıdır. * Personelin yemek yeme alışkanlıkları gözlenmeli, yalnızca onların kullanacağı yemek yiyebilecekleri ve dinlenebilecekleri bir yer hazırlanmalıdır.
Makale'nin
MAKALE
1. Serbest Su
Gıda içerisinde solvent ya da çözücü olarak bulunan sudur. Fiziksel olarak doku içerisine hapsedilmiştir. Gıdalarda en çok bulunan ve kolay ayrışabilen su formudur. Gıdalardaki biyolojik ve kimyasal değişikliklerden kaynaklanan bozulmaların sebebi gıdaların yüksek miktarda serbest su içermesidir. Ayrıca gıdalarda fiziksel değişmelere de neden olmaktadır.
Gıdaların içerdiği su birçok bileşen için çözücü görevi görür. Bu nedenle su miktarının düşürülmesi için pek çok gıda muhafaza yöntemi geliştirilmiştir. Gıdaların muhafaza sürelerinin artırılmasında kullanılan yöntemler (kurutma, konsantre etme, dondurma, tuz – şeker ilavesi gibi) serbest su içeriğinin azaltılması esasına dayanır.
Makale'nin
MAKALE
Küfler, sıcak, rutubetli ve karanlık ortamlarda üreyen bir mantar türüdür. Alerjik hastalıklara, küflerin spor ismi verilen ve solunum havasına karışan küçük tanecikleri neden olurlar. Her küfün daha çok ürediği bir mevsimi vardır, ama alerji yaratan küflerin bir çoğu sonbaharın ilk günlerinde daha çok üremektedirler. Küfler, doğada çok bol bulunur. Toprakta, saman, tohum, hububat ve ağaçlarda çok miktarda küf vardır. Küfler, güneş görmeyen yerlerde daha iyi ürerler. Küfler, polenlerin aksine soluduğumuz havada tüm yıl boyunca bulunurlar. Sadece kar toprağı tamamen kapladığı zaman havada küf bulunmaz.
Küfler, evlerimizde çöp kaplarında, banyolarda, bulaşıkta, kirli ve ıslak çamaşırda, halılarda, şilte ve yastıklarda, bodrum ve tavan arası gibi karanlık ortamlarda çokturlar.
Makale'nin
MAKALE
MADDE 19 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Orman Bakanı yürütür. Ekleri için tıklayınız...
Kaynak:Resmi Gazete
Hijyen kontrolünde elinizi güçlendiren ürünümüz Hytech Slide'a yakından bakınız.
Hytech Slide alet, ekipman, personel gibi tüm yüzeylerden (katı/sıvı) mikrobiyolojik analiz yapmanızı sağlayan bir üründür.
Hytech Slide hakkında bilgi almak için TIKLAYINIZ.
Hijyen analizlerinizde Hazır besiyerlerimizi güvenle kullanabilirsiniz.
Hazır besiyerleri hakkında bilgi almak için TIKLAYINIZ.
Makale'nin
MAKALE
Büyüme ve dağılımı
Aspergillus türleri aerobiktirler ve bol oksijenli hemen her ortamda rastlanırlar, yüzeyde küf olarak büyürler. Mantarlar genelde bol karbonlu yüzeylerde, glikoz gibi monosakkaritler ile büyümelerine karşın, Aspergillus amilaz enzimleri salgıladığı için nişasta gibi polisakkaritleri de kullanabilir. Bu yüzden Aspergillus türleri ekmek ve patates gibi nişastalı yiyeceklerin bozulmalarında sıkça görülür, ayrıca çoğu bitki ve ağaç üzerinde de büyürler.
Glikoz, früktoz, maltoz ve nişasta gibi karbon kaynakları ile büyüyebilmelerinin yanı sıra çoğu Aspergillus türü besin maddelerinin çok düşük konsantrasyonda olduğu veya başka organizmaların kullanmadığı besin kaynaklarının olduğu ortamlarda da büyüme yeteneğine sahiptir. Bunun başlıca örneği olan A.
Makale'nin
MAKALE
Nişasta Miktarı:
Besinlerde genel olarak fazla miktarda bulunan karbonhidrat nişasta olup, bu besinlerin glisemik indekslerini etkileyen başlıca faktördür. Nişastanın türü ve amiloz/amilopektin oranı da yenilen besinin glisemik indeksini etkiler. Amiloz oranının amilopektinden fazla olması düşük glisemik indeksi sağlar. Örneğin; amiloz içeriği yüksek olan baklagillerin glisemik indeksi düşük, amilopektin içeriği yüksek olan buğday ununun ise glisemik indeksi yüksektir. Pirinçlerde bu indeks pirincin türüne göre değişir. Sindirilemeyen dirençli nişasta, emilmeyip doğrudan kalın bağırsağa geçer ve kan şekerini pek yükseltmez. Bu sebeple, dirençli nişasta içeriği yüksek besinlerin glisemik indeksi düşüktür diyebiliriz.
Makale'nin
MAKALE
Akrilamid, ilk kez 1893 yılında Almanya’da Christian Moureau tarafından kimyasal bir bileşik olarak bulunmuştur. Ticari olarak 1952-1954 yılları arasında kimyasal amaçlı olarak Almanya’da kullanılmış, gıda ve sulardaki önemi ise 2002 yılında İsveç Ulusal Gıda Dairesi (NFA) ve Stokholm Üniversitesi’nden bilim adamlarınca açıklanmıştır. İsveçli bilim adamlarının açıklamasının ardından yapılan çalışmalarda, kızartılmış, fırınlanmış ve kavrulmuş gıda maddelerinin hemen tamamında birkaç ppb seviyesinden birkaç ppm seviyesine kadar değişen miktarlarda akrilamid tespit edilmiştir. Bu durum, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm dünyada büyük ilgiyle karşılanmış ve konu ‘ciddi problem’ olarak ele alınmıştır.
Makale'nin
MAKALE
Farklı küfler tarafından farklı mikotoksinler üretilmektedir. Bunlar için de en yaygın ve tehlikeli olanlardan birisi de aflotoksinlerdir. Aflotoksinler; küflerin uygun sıcaklık, nem ve besi ortamında gelişmesiyle oluşmaktadır. Sert kabuklu yağlı-kuru meyveler (fındık, yer fıstığı, antep fıstığı,v.b.), bazı kuru meyveler (kuru incir, kuru üzüm,v.b.) , yağlı tohumlar (pamuk tohumu), özellikle mısır, susam başta olmak üzere tahıllar ve baharatlar (kırmızı biber, karabiber, hindistan cevizi v.b.) aflatoksin yönünden riskli ürünlerdendir. Bazı hayvansal ürünlerde (et, süt, peynir v.b.) aflatoksin içerebilmektedir. Ayrıca un ve unlu mamuller, kahve çekirdeği, hurma, badem gibi ürünlerde de aflatoksin oluşabilmektedir. Alınabilecek Önlemler
1. Küflerle bulaşık olmayan, küf gelişmesine dayanıklı tohumluk, damızlık kullanılarak işe başlanmalıdır.
Makale'nin